Sayfalar

ODA TV Baskını Hakkında Kim, Ne Dedi?

HÜRRİYET
Fatih Çekirge- Yargı Tutukluk Yapıyor
POLİS Soner Yalçın’ın evini bastığında irkildim.
Birkaç yazar arkadaşım aradı.
- Ne oluyor yahu?

Gırtlaklarında düğümlenen sinsi bir korku vardı hepsinin ağzında.
Peki neden korkuluyor?
Suçum yok. Bir suç örgütünün içinde değilim. Hain planlarım da yok.
Neden bu korku peki?
Önümdeki ekrana boş boş bakarken Planet ekibinden Sevin Turan’ın bir çalışması geldiaklıma.
Yargının Türkiye’de nasıl tutukluk yaptığını gösteren bir çalışma.
O çalışmaya bakarak bir daha sordum:
- Neden korkuluyor. İnsan adaletten korkar mı?
Çünkü bu ülkede insanlar artık adaletten değil, tutuklanmaktan korkuyor.
SÖZCÜ 
Manşet: Wikileaks Türkiye Belgeleri Ondaydı 
Soner Yalçın gizli belgeleri ham “odatv” adlı sitesinde, hem de kitabında açıklayacaktı. Ancak gözaltına alındı.
MİLLİYET 
Melih Aşık- Sıra Odatv’de!
Odatv, medyanın susturulup köşeye sıkıştırıldığı şu dönemde özgür ve cesur yayın yapabilen iki - üç yayın organından biriydi... Gazetelere girmeyen her türlü muhalif açıklama, bildiri, yazı orada yer bulabiliyordu. Ayrıca dün ekranlarda iktidarı savunan hukukçuların dediği gibi az izlenen bir internet sitesi değildi. Nitelikli okurun ve aydınların çok sık ziyaret ettiği bir alandı. Wikileaks belgelerini en ayrıntılı şekilde Odatv aktarmıştı. Soner Yalçın bir de televizyon kurmanın hazırlığındaydı ki, kendisi de baskını bu sebebe bağlıyor.
Dün ilk haberlerde operasyonun Zir vadisindeki silah aramasıyla ilgili bir haber üzerine yapıldığı söylendi. Ancak arama kararının tarihi 12 şubatı gösteriyordu. Karar daha önce verilmişti. Peki arama ve gözaltı kararının sebebi neydi? Avukat Hüseyin Ersöz, kuralların aksine, arama kararında “neyin arandığına ilişkin bilgilerin bulunmadığını” anlattı. Odatv’nin dört mensubu Ergenekon örgüt üyeliği ve halkı kin ve düşmanlığa teşvik etmekle suçlanıyor. Bu suçlamanın inandırıcı olabilmesi için kanıtların bir an önce kamuoyu ile paylaşılması gerekiyor. Nitekim Türkiye Gazeteciler Cemiyeti şu çağrıyı yaptı dün:
“Oda TV’de ve yöneticilerinin evlernide yapılan aramaların hukuki gerekçeleri şeffaf bir biçimde kamuoyu ile paylaşılmalıdır. Basın özgürlüğünü zedeleyen bu tip uygulamaların ileri demokrasi anlayışı ile bağdaşmadığını hatırlatıyor ve Oda TV’ye yapılan baskını şiddetle kınıyoruz.”
Odatv ile ilgili gelişmeleri “odatv.com.tr” de izleyebilirsiniz

VATAN 
Mustafa Mutlu: Odatv‘yi Günde En Az Üç-Dört Kez Tıklarım 
Dün ise...
Dört gazeteci daha gözaltına alındı!
Suçları; “Siyasi iktidarı yıkmak isteyen Ergenekon Terör Örgütü”ne yardım etmek...
Ne yapmışlar yardım edip de?
Silah mı bulmuşlar, tetikçilik mi yapmışlar, örgüt toplantılarına mı katılmışlar? Bomba mı atmışlar?
Hayır!
Davadaki “sehven” (bilinçli olarak yapılmayan hata)olaylarını gündeme getirmişler...
Soruşturma ve yargılama sürecindeki hukuksuzlukları ortaya çıkarmışlar...
***

Dün gözaltına alınan gazetecilerin gerçek suçları belli:
Gazetecilerin, yazarların, aydınların, akademisyenlerin tamamına yakınının sindiği ve sustuğu böyle bir dönemde “odatv” gibi korkusuz bir medya yaratmak!
Gerçekleri korkmadan, çekinmeden, tırsmadan...
Ve popüler deyimle “tıksırıncaya” kadar yazmak!
***
Hayatım boyunca Soner‘le bir kez karşılaştım... O da Antalya Büyükşehir Belediyesi‘nin geçen yaz düzenlediği “Nâzım Hikmet” etkinliğinde...
Yani tanımam; nasıl bir insandır, onu bile bilmem!
Ama Hürriyet‘teki yazılarını kaçırmam...
Odatv‘yi günde en az üç-dört kez tıklayarak takip ederim...
Evet; gerek Soner, gerekse dün gözaltına alınan diğer gazeteci arkadaşlar kesinlikle iktidar şakşakçılığı yapmadı...
Sadece “gerçekleri” anlatmaya çalıştılar...
Baskılara, tehditlere prim vermediler!
Ve dün sabaha karşı siteye koydukları, “Polisin Ergenekon davası için delil toplama yöntemi”yle ilgili bir haberden sonra gözaltına alındılar!
***
Bu karanlık günler daha ne kadar sürecek; artık bilmiyorum...
Bildiğim tek şey; her gecenin bir sabahı olduğu!
Ve ben o “sabah”ı inatla, umutla bekliyorum!

Can Ataklı -Artık Herkesin Başına Bir İş Gelebilir
Odatv Soner Yalçın’ın kurduğu hayli muhalif bir internet haber sitesi. Bu haber sitesinde özellikle Ergenekon süreciyle ilgili kamuoyuna adeta dayatılan bilgilerin çok dışında bazı iddia ve belgeler de yayınlanıyor.
En son olarak dün Silivri’deki mahkemede de “delil olarak gösterilen” üç video kaydı bu sitede yayınlandı. Ergenekon soruşturmasında görev alan bazı polislerin Amerikalılardan ders aldıklarına ilişkin konuşmaların bulunduğu bu videolar önceki gece 00.00 itibarıyla yayına verilmiş. Sabah 06.30’da da haber sitesinin yönetim binası ve Soner Yalçın’ın evi basıldı.
Tabii video yayınlarıyla baskın tesadüf olabilir de... Bu kadar tesadüf biraz dikkat çekici.
Bana göre burada önemli olan Soner Yalçın’ın Ergenekon üyesi olduğunun ve Odatv’nin halkı düşmanlığa ve nefrete sevk eden yayınlar yaptığının ileri sürülmesi.
Birincisi, Ergenekon olayı çıkalı üç yıl oldu, Soner Yalçın’ın bu örgüte (!) üye olduğu şimdi hangi belgeyle ortaya çıktı?
İkincisi ise çok vahim; düşmanlık ve nefrete sevk etmek gibi bir ifade çok lastiklidir ve kötü niyetli kişiler kullanılan her cümleyi “düşmanlık ve nefret yaratmak” olarak yorumlayabilir ve suçlama yapabilir.
Bu da şu demektir ki, iktidara yönelecek her eleştiri bu kapsamda değerlendirilebilir. Üstelik her şey “yasal görüneceği” için yandaşlar üç yıldır sürdürdükleri “Yargı karar verecek, telaş edecek ne var?” söylemini kullanacaktır yine. Bu arada içeri giren girdiğiyle kalacak ve kaderine boyun eğecektir.
CUMHURİYET 
Manşet : “Durum TV” Yayına Hazırdı 
Odatv haber sitesinin İstanbul’daki binasında ve yazarların evlerinde polis ekiplerince arama yapıldı. Operasyonun, sitede yayımlanan “Ergenekon aramalarıyla ilgili” görüntüler nedeniyle gerçekleştiği öne sürülürken Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz emriyle Soner Yalçın’ın da aralarında bulunduğu 4 kişi gözaltına alındı. Yalçın’ın dün yeni bir TV kanalı için imza atacağı bildirildi. “Durum TV” ismi verilen kanalın tüm teçhizatının alındığı ve yayın yapmaya hazır hale geldiği de kaydedildi.
ORHAN BİRGİT - Suçlamalar Medyaya Doğru Gidiyor
Yaşayanlar görecek. Erdoğan ve Partisi, Haziran genel seçimleri için başlıca stratejiyi, “Ülkeyi darbelerden ve darbecilerden kurtarmak istiyorsanız, bizi daha ezici çoğunlukla iktidara getirin” türünden bir tema üstüne kuracak. Birinci ve ikinci Ergenekon davaları, ardından da Balyoz soruşturması, benim gibi tek partiden çok partili yaşama geçilen dönemlerin en yakın tanıklarından birisine bu izlenimi veriyor. Yakın günlere kadar Ergenekon ve Balyoz dosyaları daha çok, muvazzaf ve emekli askerlerle örtüşen senaryoları kapsıyordu. Yeni haftaya girerken gözaltına alınan Odatv yöneticileri, Soner Yalçın ile çalışma arkadaşlarıBarış Pehlivan ile Barış Terkoğlu’na yöneltilen suç, “Ergenekon terör örgütü üyeliği, halkı kin ve düşmanlığa tahrik” olarak yansıtılıyor. Öylelikle suçlamaların ibresi, medya üzerine doğru gidiyor. Genel seçimler için geriye doğru sayma döneminin tam başında, bir yandan 1 Mart’ta Adalet, İçişleri veUlaştırma Bakanları’nın yerlerini tarafsızlara bırakma takvimi yürürlüğe girecek iken; öte yandan iletişim özgürlüğüne tek parti döneminde yapılmış tasallutları güncelleştiren bir yakın tarih yazarını gözaltına almak gerçekten kaygı verici olmalıdır.

Sadece bir okuru olarak tanıdığım Soner Yalçın, kamuoyuna JİTEM olgusunu en doğru şekli ile yansıtan bir gazeteci değil midir? JİTEM gerçekten derin devletin elindeki bir şiddet aracı ise Soner Yalçın bu gizlenmiş tehlikeyi ortaya çıkartan gazetecilerden birisi olarak başarılı mı bulunmalı, yoksa terörist damgası mı yemelidir?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder