Sayfalar

Yılmaz Özdil Yazdı: PKK kalleş ama... Bu iftiracılar hakkaten p.ştmuş!

Türkan Saylan’ın damadı şehit oldu.

Bir varmış, bir yok’muş...

Muş’ta bir köy evi, 40 kişi birlikte yaşıyor’muş, dede, babaanne, amcalar, yengeler, çocukları, ana, baba, bi de Elif... 
Memleketi idare ediyor’muş gibi yapanlar için, ha varmış ha yok’muş.

Hayaller kuruyor’muş, öğretmen olmak istiyor’muş Elif ama, okutulmuyor’muş, hatta az daha 16’sında evlendiriliyor’muş, Allah’tan hala oğlu mert çocuk’muş... 
Beşik kertmesi bozul’muş.

Ve, mucize ol’muş...

Muş’a gelen Profesör Türkan Saylan, öğretmenleri vasıtasıyla Elif’i bul’muş, elinden tut’muş, babasıyla konuş’muş, aile ikna ol’muş, Elif “kardelen” ol’muş. 

Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin bursuyla Gazi Üniversitesi’nde oku’muş, öğretmen ol’muş, böylece hem kardelen, hem çalıkuşu ol’muş... Ki, yaşıdır, kalbi pır pır çarpıyor’muş, İzmirli Çağlar’a âşık ol’muş, yuvasını kur’muş, kızları ol’muş...
Eylül doğ’muş.

Uzman çavuş’muş Çağlar, kırsalda vuruş’muş, kendisiyle birlikte Mardin’e gelen ve oradaki kardelenlerin açmasına yardımcı olan, hatta reklamlarında oynayan Elif’iyle gurur duyuyor’muş... Ardından tayin savur’muş, kahraman eşiyle el ele tutuş’muş Elif, kaderine uç’muş, İstanbul’a kon’muş... Sonrası malum, hain pusu kur’muş, Çağlar şehit ol’muş.

Masal gibi anlatıyorlar bunları.
Utanmadan.
Sanırsın çok üzüldüler.


Halbuki ne diyorlardı, 30 bin Elif’i kurtaran, mübarek kadın Türkan Saylan için?
“PKK’ya burs veriyor’muş!”
“Atatürk’ün PKK’lı kızı!”
“Terörist yetiştiriyor’muş!”

Masala nokta koymak lazım.

PKK kalleş ama...
Bu iftiracılar hakkaten p.ştmuş!


“Türkiye’nin teknoloji ekranı” TeknoTV yayında!

Content on this page requires a newer version of Adobe Flash Player.

Get Adobe Flash player


Teknolojiyi her yönüyle, enine boyuna işleyen video kanalı TeknoTV, Hürriyet WebTV çatısı altında yayın hayatına başladı.

“Türkiye’nin teknoloji ekranı” sloganıyla yola çıkan bu kanalda, siz internet kullanıcıları için günlük hayatta oldukça fayda sağlayacak teknolojik püf noktaları yer alıyor. Ayrıca, merakla beklediğiniz en yeni ürünlerin özel tanıtımları ve satın alma rehberleri PCnet Yayın Yönetmeni Erdal Kaplanseren ve Çağla Pınar Tunçel’in sunuculuğunda yayımlanıyor.

webtv.hurriyet.com.tr/teknotv adresinden ulaşabileceğiniz TeknoTV, her hafta onlarca video ile zenginleşerek yeni içerikler sunmaya devam ediyor.

Örneğin, son dönemin en popüler ürünlerinden olan 3 boyutlu televizyonlarla ilgileniyorsanız, bu incelemeyi mutlaka izleyin! 3D teknoloji hakkında bilmeniz gereken temel bilgileri ve 3D TV satın alırken nelere dikkat etmeniz gerektiğini Erdal Kaplanseren anlatıyor:

Bir bumads advertorial içeriğidir.

Erdal Sarızeybek Paşa' dan Facebook - Twitter Kullanıcılarına Mesaj Var!!!



Erdal Sarızeybek Facebook Düşünce Kulübü


Kırşehir- Kaman doğumlu olan Erdal SARIZEYBEK 1976 yılında Kara harp Okulu'dan jandarma teğmen rütbesiyle mezun oldu. 1978-1996 yılları arasında jandarma teşkilatının sınır, eğitim ve iç güvenlik birliklerinde komutanlık yaptı. 1990 yılında Fransız Jandarma Subay Okulu...ndaki öğrenimini müteakip 92-94 yılında Şemdinli Hudut Tabur Komutanlığı görevinde bulundu. 1996-98 yılında Paris Askeri Ataşe Yardımcılığına atanan SARIZEYBEK, 2002 yılında Türkiye'de Adli Kolluk konusunda, master yaptı. 1999-2003 arasında Van, Manisa ve Şanlıurfa'da İl Jandarma Komutanlığı görevlerinde bulundu. Sarızeybek, 2005 yılında Ankara atandığı Uzman Jandarma Öğrenci Alay Komutanlığı görevinde iken albay rütbesinde, kendi isteğiyle emekliye ayrıldı. Türk Silahlı Kuvvetleri Birinci Derece Gümüş Liyakat Madalyası sahibi emekli albay Sarızeybek, evli, iki çocuk babası olup çok iyi derecede Fransızca bilmektedir. 30 Ağustos 1992. Saat 05.00 suları. Haberci koşarak içeri girdi ve.. - Komutanım. Acele telsize gelin. Teröristler Alan Karakoluna saldırıyor.. Yedi kişi yola koyulduk, birimiz bir daha geri dönmedi. Tam yardıma geldik derken şiddetli bir patlamayla araç havalandı, mayına bastık ve pusuya düştük. Allahtan başka kimse yoktu yardımımıza gelecek, çatıştık saatlerce bir başımıza……. 13 Eylül 1992 Aktütün ve 29 Eylül 1992 Derecik çatışmaları. Daha Alan'ın izleri ne duvarlarda ne beynimizden silinmemiş. Ben ne yapayım! Şemdinli'de devlet yok! Sadece asker var vatandaş var, ikisi de yalnız!Bir terör belası varsa, devlet bütün kurumlarıyla mücadele edecektir, yalnız askeriyle değil! Bunlar isyan değil bir haykırış, şehirlerin acısıyla dolu bir feryat.. Nasıl bu acıya katlanır bu yürek. Katlanıyormuş, anladım, 16 şehidimizi uğurlarken… Silahlandık. Hepimiz; hem asker hem korucu. Irak kuzeyinde açık silah pazarı var, bir de her siparişi karşılayan Iraklı Cemal. Çatıştık ölesiye.. Emin Çölaşan'ın Önsözü: Bir solukda okudum. Gerçekten muhteşem. O dönemi Türkiye'nin gelecek kuşakları çok iyi bilmek zorunda. Biz sıcak yuvalarımızda, masalarımızın başında otururken, yiyip içer eğlenirken, ana baba kuzuları oralarda vuruşuyor, sakat kalıyor, can veriyordu. Şemdinli'de yaşadığı sınır karakol baskınları… PKK terörü ile kaçakçılığın ilişkisi…Yaşanan acı olaylar…Okurken tüylerim ürperdi..Bunlar bize çok şey öğretmeli, hem de gelecek kuşaklara.


Savcı Zekeriya Öz' ün Özgeçmişi

"Ayakta Tedavi Görebilir" Raporunu...
Sabıkalı Adli Tıp Doktoru Yazdı

 

 

 

 

 

 

 







Prof. Dr. Mehmet Haberal'ın hastane değiştirmesine neden olan sağlık raporunu hazırlayan heyet başkanının gerçeğe aykırı rapor düzenlemekten ceza aldığı ortaya çıktı. Türk Tabipler Birliği, raporun heyet başkanı Mustafa Oktan Aktürk'e defalarca "meslekten men" cezası verdiğini açıkladı. 

Türk Tabipleri Birliği, Prof. Dr. Mehmet Haberal'la ilgili hazırlanan sağlık raporu ve beraberinde yaşanan tutuklamaları değerlendirdi.
Birlik, yaptığı yazılı açıklamada, "Hiç kimse iktidar kavgasını mesleğimiz üzerinden yapmamalı, Hekimler serbest bırakılmalıdır." ifadelerini kullandı.

Açıklamada, Haberal'ın hastane değiştirmesine neden olan sağlık raporuna imza atan doktorlarla ilgili önemli bir bir bilgi verildi. Tabipler Birliği, Adli Tıp Kurumu heyetinin raporu için "sözde rapor" ifadesini kullandı.

Kurulun ’rapor’u hazırlayan iki hekimden müteşekkil Heyetin Başkanının, gerçeğe aykırı rapor düzenlediği gerekçesiyle meslek örgütümüz tarafından defalarca meslekten men cezasına çarptırılmış bir ortopedist olması, ’rapor’un bilimselliği konusunda fikir sahibi olmak için yeterlidir.

Prof. Dr. Mehmet Haberal’ın tedavi gördüğü İstanbul Üniversitesi Kardiyoloji Enstitüsü’nün Müdürü Prof. Dr. Erhan Kansız’dan sonra Prof. Dr. Cengiz Çeliker de tutuklanmıştı. Haberal, Adli Tıp Kurumu’nun verdiği karar çerçevesinde Halkalı Göğüs Kalp Damar Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne nakledilmişti.

Ulusal Kanal

Pantolonu Gösteren ÜTÜ,
Memleketi Gösteren YÖK’ ü

Dumlupınar Üniversitesi
Fen Fakültesi

Botanik öğretim üyesi
Yardımcı doçent doktor
Eşi, kendisini peygamber ilan etti.
Kafasına taç takmış.
Ayaklarını öptürüyor.
 Ev, dergah.

Hacettepe Üniversitesi
Tıp Fakültesi
Embriyoloji öğretim üyesi
Profesör doktor
Trenlere mescit yapılmasını istedi; ancak bu talebi, virajlarda kıble denk getirilemeyeceği için devlet demiryolları yönetimi tarafından kabul görmedi.

İstanbul Teknik Üniversitesi
Mühendislik Fakültesi
Zemin mekaniği öğretim üyesi
Emekli profesör doktor
Rüyasında tarikat şeyhi gördü, tarikat şeyhi rüyada kendisine “YÖK yanlış işler yapıyor” dedi, şeyhin bu sözlerini dilekçeyle, “pek muhterem başkanım, kader dostum” diye hitap ettiği Başbakanlık’a gönderdi, Başbakanlık dilekçeyi inceledi, gereğinin yapılması için MilliEğitim Bakanlığı’na havale etti, Milli Eğitim Bakanlığı dilekçeyi inceledi, gereğinin yapılmasıiçin YÖK’e havale etti.

Profesör Mehmet Haberal
Başkent Üniversitesi Rektörü
Profesör Fatih Hilmioğlu
İnönü Üniversitesi Rektörü
İçerdeler.

Profesör Türkan Saylan.
Profesör Uçkun Geray.
Şüpheli şahıs’tılar, öldüler.
Profesör Kemal Alemdaroğlu
İstanbul Üniversitesi Rektörü
Profesör Kemal Gürüz
YÖK Başkanı
Profesör Mustafa Yurtkuran
Uludağ Üniversitesi Rektörü
Profesör Ferit Bernay
19 Mayıs Üniversitesi Rektörü
Profesör Osman Metin Öztürk
Giresun Üniversitesi Rektörü
Profesör Erol Manisalı
Demokrasi Ödülü var.
Sanıklar

Profesör Süheyl Batum
Sorbonne Üniversitesi mezunu
Galatasaray Üniversitesi Dekanı
Bahçeşehir Üniversitesi Rektörü
Hukuku “ulemaya soralım” diyen Başbakanımız “Senin her tarafın hukukçu olsa ne yazar” dedi.

Selçuk Üniversitesi
İlahiyat Fakültesi
İslam Hukuku Başkanı
Profesör Orhan Çeker
Dekolte giyen kadınların tecavüzü göze alması gerektiğini söyledi.

 
Yılmaz Özdil
Hürriyet

Balyoz İddianâmesi' ne Dönem Ödevinden Kopyala Yapıştır!



Balyoz iddianamesinin 7 sayfasının Hukuk Fakültesi öğrencisinin dönem ödevinden aynen kopyalandığı ortaya çıktı. Özel yetkili savcılar, öğrencinin metnindeki imla hatalarını dahi düzeltmemiş.

ODA TV den Mektup Var!...
Bu Tam Bir Vicdansızlıktır!

Soner Yalçın: Bu tam bir vicdansızlıktır
Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan Soner Yalçın, sorgulama sırasında kendisine yöneltilen sorulara tepki gösterdi ve tutuklamaya neden olduğu ileri sürülen belge ile ilgili şok bir iddiada bulundu.18 Şubat 2011 Cuma, 04:20:28


Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alınan Oda TV in...ternet sitesinin i
mtiyaz sahibi Soner Yalçın, Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan ve Haber Müdürü Barış Terkoğlu sevk edildikleri adliyede çıkarıldıkları mahkemece tutuklandı.

14 Şubat günü Odatv merkezinde ve evlerin yapılan 12 saatlik aramdnın ardından gözaltına alınan Soner Yalçın ve Odatv çalışanları, emniyette susma haklarını kullandılar. Bugün sabah saatlerinde Beşiktaş Adliyesi'ne getirilen Soner Yalçın, Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu ve Ayhan Bozkurt sabah 9:30'dan gece saat 24:00'e kadar sorgulandılar.

Odatv editörü Ayhan Bozkurt serbest bırakılırken, tutuklanma talebi ile Nöbetçi İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesine sevk edilen Odatv internet sitesinin imtiyaz sahibi Soner Yalçın, Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan ve Haber Müdürü Barış Terkoğlu tutuklandı.

HALK TV SORGUSU
''Ergenekon terör örgütü üyeliği'', ''devletin gizli belgelerini ele geçirmek ve yayınlamak'' ile ''halkı kin ve düşmanlığa tahrik'' suçlamaları ile tutuklanan Soner Yalçın, avukatı Tugay Topbaş aracılığı ile yaptığı açıklamada, sorgulama sırasında kendisine yöneltilen sorular ve tutuklamaya gerekçe olarak gösterilen belge ile ilgili şok açıklamalarda bulundu.

Soner Yalçın; " Halk Tv, CHP, Halk Tv için kimlerle görüşüldüğü, yapılan haberler, haberlerin niye yapıldığı, neden Oray Eğin ile görüştüğüm, neden Hakan Aygün ile görüştüğüm, neden İzettin Doğan'ın Cem TV'sine Murat Ongun'u önerdiğim ve göreve başlamasını sağladığım" soruları defalarca soruldu.

AYNI SANİYE YÜKLENİP KALDIRILAN 'ŞÜPHELİ' BELGE
Soner Yalçın, tutuklamaya neden olduğu öne sürülen ve medyaya da yansıyan, "Odatv bilgisayarından Ergenekon belgesi çıktı" yönündeki iddialarla ilgili olarak şöyle dedi:

"Gerek sorgulama aşamasında savcı, gerekse duruşma sırasında hakim, Barış Terkoğlu ile Barış Pehlivan'a, hard disklerde bulunan "Ulusal Medya 2010" dosyası sorulmuş ve dosyanın "Ergenekon Çetesine Üyeliğini" kanıtladığını söylemişlerdir.

Bu belge nedeniyle bilgisayarların hard diski tarafımızdan 4 saat boyunca bilgisayar uzmanlarına taratılmış ve belgenin "kayıp belge" olduğu ispatlanmıştır.

Söz konusu belgenin Odatv'de bulunan bilgisayara 'uzaktan erişim ile' yüklendiği ve belgenin yüklendiği saniye bilgisayardan kaldırıldığı tespit edilmiştir. Bu durumun ortaya çıkması üzerine hakim, Soner Yalçın'a bu belge ile ilgili hiç bir soru sormamış, daha önce bahsi geçmeyen başka yığınla belge sormuştur. Bu belgelerden de birtanesi yine aynı vasıfta belgedir. Tüm belgelerin bu şekilde bilgisayara eklendiği açık ve seçik olmasına rağmen yapılan hukuk dışı karar tam bir vicdansızlıktır."

Gece yarısı tutuklanan Soner Yalçın'ın bu son dakika açıklamaları, yaşanan teknik bir sorun nedeniyle Odatv sitesinde yayınlanamıyor. Site yetkilileri, "Teknik problem aşılır aşılmaz, Odatv ve arkadaşlarımıza yapılan tertibi ortaya çıkartacak belgeleri yayınlayacağız" dediler.
Soner Yalçın
ODA TV

Yılmaz Özdil Yazdı... | Sevgili Françis

ABD’nin Ankara’ya gönderdiği yeni Büyükelçisi Francis Ricciardone, “bir yandan gazeteciler gözaltına alınıyor, beri yandan basın özgürlüğü deniyor, anlamıyorum” demiş.

Anlatayım.

Sevgili Francis...
Geçenlerde bizim İstanbul Belediye Başkanı, sizin New York’a gezmeye gitti. Brooklyn Belediye Başkanı tarafından bandoyla karşılandı, dans gösterileri yapıldı, pastalar kesildi, akşam da en faça restoranda onuruna ziyafet verildi.

Yüce Türk basını “coşkulu karşılama” manşetleriyle duyurdu bu haberi... “İşte Türkiye’nin itibarı, gururlandık” diye makale döşenen bile oldu... Bi Allah’ın kulu çıkıp, “Kardeşim, Brooklyn Belediye Başkanı babamızın oğlu mu, niye bando getirmiş?” diye sormadı.

Ancak...
Sizin orda haysiyetsiz bi gazete var, New York Post... Yemedi içmedi, “Kardeşim, İstanbul Belediye Başkanı babamızın oğlu mu, kimin parasıyla kimi karşılıyorsun?” diye merak etti.
Sırf merak etse iyi...

Haşırt diye manşet yaptı!

Sizin ahali aportta tabii, belediyenin telefonları anında kilitlendi.
“Ben bu vergileri, sen
el âleme bando tutasın diye mi ödüyorum” mesajları yağdı.
Sonra?
Nerden geldiğini şaşıran Brooklyn Belediye Başkanı, derhal açıklama yaptı, vaziyeti detaylı detaylı izah etti.

“Bando, dans, pasta ve yemek faturası, Türkiye’nin New York Başkonsolosluğu tarafından ödendi! Bizimle alakası yok, davet ettiler, gittik. Amerikalı vergi mükelleflerinin parası asla kullanılmadı. Nezaket icabı, üzerinde Brooklyn köprüsünün resmi bulunan yastık hediye ettik, hepsi o... Hatta, Brooklyn Belediye Başkanı geçen sene beş günlüğüne İstanbul’a gezmeye gitti, 40 bin dolar tutarındaki gezi masrafları bile bizzat Türk tarafınca karşılandı...”

Neymiş efendim, Türk basını tarafından sanki Amerikalılar tarafından görkemli törenlerle karşılanmış gibi gösterilmiş ama, aslında parayı Türkiye Cumhuriyeti ödemişmiş filan... Sana ne?

Bizim paramızla bize
sokak ortasında avanta iftar ısmarlayanların, bizim paramızla
bize kömür dağıtanların, bizim paramızla kendisine bando
tutmasının neresi acayip?

Neymiş efendim, Brooklyn Belediye Başkanı’nı İstanbul’da gezdirmişiz de, 40 bin dolarcık kıyak yapmışmışız,
o da karşılığında bizimkine yastık hediye etmişmiş falan... Ayıptır, ayıp!

Senin İstanbul Başkonsolosun adam olsaydı da, bando tutsaydı...
Bi yastığın dedikodusunu yapacağınızı bilseydik, mehter takımı tutardık, masraftan mı kaçıcaz?

Bak senin yüzünden, bizim gazeteciler fırça yedi. Hüseyin bey, sana soru sordular diye azarladı alayını... (Hüseyin bey, sizin Hüseyin Obama değil, bizim Hüseyin Çelik...) AKP’nin “basın” sözcüsüdür kendisi... “Yerli yersiz, olur olmaz birine soru soruyorsunuz, o da cevap veriyor. Gazeteci olarak niye soru soruyorsunuz? Sormamalısınız” dedi.

Soru sorandan gazeteci olur mu emmioğlu... Yu nov emmioğlu? Bak, onu da bilmiyorsun... Başbakanımız kadar İngilizce bilmiyorsun, sonra çıkıp yerli yersiz konuşuyorsun... Sen bize akıl öğreteceğine, Türkiye Cumhuriyeti’nin New York Başkonsolosu’nu örnek al.

Zaten, kusura bakma ama,
seni nasıl diplomat yaptılar,
hakikaten akıl sır erdirmek
mümkün değil birader... Bizim gazeteciler çocuğunu ABD’de doğurtuyor, senin iki tane kızın
var, biri Türkiye’de dünyaya geldi.
Üstelik, Türkiye’de okutuyorsun.Bulamadın mı bi sponsor?

“Anlayana sivrisinek saz, anlamayana bando çalsan az” diye laf vardır bizde... Sen hâlâ “anlamıyorum” diyorsun...
Yenisin buralarda, tecrübesizliğine veriyorum, anlarsın yakında.

Francesca’yla Chiara’yı
yanaklarından öperim.
Yengeye saygılar.
Sizin Hüseyin’e selamlar...
Sincerely
Yılmaz